Küresel Ekonomide Banka Dışı Finansal Kuruluşlar
- Arda Tunca
- 6 Ara 2024
- 5 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 9 Şub
Bir önceki yazım “Trump’ın Hararetlendirdiği Gündem: Kripto Varlıklar” başlığını taşıyordu. Trump’ın son günlerdeki açıklamalarıyla yeniden gündemde daha fazla yer bulan kripto varlıklardan yola çıkmış oldum. Ancak, amacım konuya iktisadi sistem çerçevesinden bakmak. Kripto varlık piyasası gibi hiçbir katma değeri olmayan bir konuya portföy yatırımları gözlüğü ile bakmak gibi bir niyetim yok.
Yukarıda referans verdiğim ilk yazıyı yazdıktan sonra Trump, kripto varlık piyasasına yönelik olarak gevşek regülasyon uygulanmasından yana olan Paul Atkins'in Securities and Exchange Commission adlı kurumun başına getirileceğini açıkladı. Diğer yandan, The Financial Times'ta çıkan bir haberde, kripto varlık piyasasının karanlık yüzü anlatıldı. İngiltere'de, gangsterlere ve Rus ajanlarına dair para aklama operasyonları ortaya çıkarılmış.
Son günlerin gelişmeleri dijital varlık piyasasının toplam değerini $3.7 trilyon düzeyine çıkardı.

Grafik - 1 (Kaynak: https://digitalassets.ft.com/)
Bitcoin'un değeri, son 1 hafta içinde $102.000 değerini aştı. Bu, Bitcoin için yeni bir rekor.

Grafik - 2 (Kaynak: https://digitalassets.ft.com/)
Kripto varlıklarla dijital para birimlerini birbirinden ayırmak gerektiğinin altını özellikle çizerek devam etmek istiyorum. Söz konusu gelişmeler ışığında, bu yazının konusu banka dışı finansal kuruluşlar.
Bankacılık dışında kalan finansal kuruluşların (BDFK) küresel finansal düzendeki ağırlığı önemli ölçüde arttı. BDFK’lar, bankaların bugüne kadar sürdürdükleri ana faaliyet alanlarına giren işlemlere aracılık etmeye başladılar. Süreç, önce Büyük Resesyon (2007-09) ve daha sonra Covid-19 krizi ile ivme kazandı.
Bu yazının amacı, dijital para ve varlık düzenini açıklamak değil. Konuyla ilgili temel kavramlara ilişkin açıklamalar çok sayıda kaynakta bulunabilir.
Üç yazıdan oluşacak yazı dizisindeki amacım, para politikası yönetiminin hangi kanallar aracılığı ile gerçekleşebileceğine dair bugüne ve yakın geleceğe ait gündem başlıklarını ortaya koymaktır. Bu anlamda, konunun hukuki boyutunu yakından ilgilendiren süreçlere ilişkin konu başlıkları da doğal olarak açılmak durumundadır.
Bankaların ödemelere aracılık etmek, kredi kartı hizmeti sunmak, kredi vermek, yatırım danışmanlığı yapmak gibi alanlarda faaliyetleri bulunmaktadır. Bu faaliyetlerini sürdürürken, mevduat toplamak gibi önemli bir yetkiye sahiptirler. Bu yetki, kamu otoritesinin ilgili kurumu tarafından her ülkede bankalara lisanslama yoluyla verilir.
Finansal sisteme artan ağırlıkta dahil olan BDFK’ların teknoloji platformları öncelikli olarak para transferlerine aracılık ederek bankaların faaliyet alanlarına alternatif oluşturmaya başladılar. Küresel ekonominin en büyük iki ülkesi olan Çin ve ABD, sürecin liderliğini yapan ülkeler oldu.
BDFK’ların küresel ölçekte hangi noktadan hangi noktaya ulaştığını görebilmek için verilere ihtiyacımız var.
BDFK’ların Büyük Resesyon (2007-09) sonrasındaki yükselişinin temel nedeni, özellikle gelişmiş ekonomilerdeki enflasyonsuz bir dünyada sıfır ve hatta bazı ülkelerde negatif düzeyde olan faiz oranlarıydı. 2020 yılında etkileri küresel boyuta ulaşan Kovid-19 salgını sonrasında, yükselen enflasyona karşı 2022’de parasal sıkılaştırma önlemleri devreye girmeye başladı. Böylece, enflasyon yükseldi ve faizler arttı.
BDFK’ların küresel ölçekteki varlık toplamı 2007 yılında $100 trilyon idi. 2019’da, %100’lük bir artışla $200 trilyona ulaştı. BDFK’ların varlık toplamının 2007’de toplam küresel gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYİH) oranı %172 iken, 2019’da %228 oldu.
2022’de, 29 ülke için yapılan bir çalışmaya göre BDFK’ların 2009 sonrasında ilk kez küçüldüğü görüldü. Financial Stability Board tarafından yapılan çalışmada yer alan 29 ülke, toplam küresel GSYİH’nin %85’ini temsil ediyor.
BDFK’ların büyüklüğü, 2021’den 2022’ye %5.5 oranında bir küçülme ortaya koydu ve $217.9 trilyon değerine geriledi. Ancak, yine de Kovid-19 salgınının öncesindeki 2019’a göre halen çok daha yukarıda bir düzey söz konusu.
2022’de, toplam küresel GSYİH $101 trilyon düzeyindeydi. Dolayısıyla, 29 ülke için yapılan çalışmadaki BDFK’ların büyüklüğünün toplam küresel GSYİH’ye oranı %215 düzeyinde gerçekleşti.

Grafik – 3 (Kaynak: https://www.fsb.org/uploads/P181223.pdf)
2022 öncesinde, BDFK’ların hızlı büyüdüğü dönemde, küresel ölçekte bankaların yıllık gelirleri $3 trilyon seviyesinde ve sermaye karlılıkları %5-6 aralığında iken, BDFK’ların yıllık gelirleri $2.5 trilyon ve sermaye karlılıkları %20 düzeyine ulaşmış durumda idi. Sermaye karlılığında böylesine büyük bir farkın nedeni, bankacılığın mevzuat kaynaklı zorunluluklar gereği tüm dünyada sermaye yoğun bir sektör olması ve sınırları çok belli olan kanun ve denetimlere tabi olması. Oysa BDFK’ların tabi oldukları hukuki hükümler bankacılık sistemine göre çok gevşek ve denetim mekanizmaları da yine bankacılığa göre çok daha zayıf.
Çin’de, AliPay ve WeChat Pay finansal teknolojinin başını çeken kuruluşlar. AliPay’in Haziran 2020 itibarıyla 1 milyar aktif kullanıcısı bulunuyordu. Aynı yıl içinde $16 trilyonluk ödemeye aracılık etti. Rakam, yine aynı yıl içinde ödemelere aracılık eden PayPal’in 25 katına tekabül ediyordu. Ancak PayPal, 2023 itibarıyla aracılık ettiği ödeme rakamını $1.5 trilyona ulaştırdı. PayPal, Çin dışındaki en büyük ödeme platformu olma özelliğine sahip. Çin’de, mobil ortamda gerçekleşen tüm işlemlerin %90’ı AliPay ve WeChat üzerinden gerçekleşir hale geldi.
BDFK’ların, yukarıdaki rakamların gösterdiği ölçüde tercih edilmesinin önemli bir nedeni işlem maliyetlerinin düşüklüğü. BDFK’ların ödeme platformlarını kullananlar, ödeme tutarının %0.1’i gibi bir ücretle işlem gerçekleştiriyorlar. Durum, bankaların da ödemelere aracılık ederken önceki dönemlere göre daha düşük ücretler talep etmelerine neden oluyor.
BDFK’lar, para transferlerine aracılık etmenin ötesine geçerek bir süredir kredi de veriyorlar. Bankacılık sistemi, kredi vermek için müşterilerinden maddi değer ifade eden teminatlar talep ederken, BDFK’lar ödeme sistemi içinde elde ettikleri verileri analiz ederek müşterilerinin kredibilitelerini ölçümlüyorlar. Dolayısıyla, müşterilerin ödemelerine ve borçlarına bağlılıklarının derecesi, kredibilitenin sağlanması konusunda maddi değer ifade eden teminatların yerine geçmiş oluyor. İşlem maliyetlerinin yanı sıra, teminat koşullarının rahatlığı da bu platformların kullanıcıları için daha cazip bir hal alıyor.
Bankalar, kredi ürünlerini satarken, varlık yönetimi ve/veya sigorta ürünleri gibi finansal ürünlerle de müşterilerine satış yaparak kar elde etmek istiyorlar. BDFK’lar bu alanlara da girmeye başladılar. Alibaba’nın iştiraki olan Ant Group 2014’ten bu yana tüketici finansmanı hizmeti verirken, Yu’e Bao adında bir para piyasası fonu kurarak finansal yatırım hizmetlerine de girmiş bulunuyor. Buradan da hayat, araç ve sağlık sigortası ürünlerine yönelik satışlar da yapılabilir hale gelmiş oluyor. BDFK’lar, bankaların asli ve çapraz satış alanlarında giderek yayılıyorlar.
Ant Group, tüketici finansmanı hizmeti yoluyla verdiği kredileri paketleyerek finansal varlığa da dönüştürüyor. Yani, verdiği kredilerin alacaklarının teminat oluşturduğu bir menkul kıymetleştirme (securitization) işine de soyunmuş oluyor.
BDFK’ların finansal sistemde artmış ağırlıkları söz konusu. Ancak, bankaların sahip oldukları ağır hukuki yapıdan, yaptırımlardan ve denetimlerden uzaklar. Özellikle Çin, devlet denetiminin çok güçlü olduğu ekonomi yönetimi anlayışıyla, bu firmaların faaliyetlerini kısıtlamak noktasına kadar uzanan uygulamalar içinde olabiliyor.
Finansal istikrar için finansal kuruluşların denetimi kritik bir öneme sahip. Denetim, faaliyet kısıtlamak yerine, finansal sistemdeki kurumlar arasında eşit rekabet koşulları ve adalet sağlamak amacıyla güçlü olmalı. Bu anlamda, yetersiz hukuki düzenlemelerin ve denetimlerin olduğu BDFK’lar mutlaka regülasyon sahası içine alınmalı.
Çin’in ve ABD’nin koşulları dünyanın diğer ülkelerine göre çok önemli farklılıklar arz ediyor. Bu nedenle, gelişmekte olan ülkeleri bu yazıda anlatılan gelişmeler çerçevesinde değerlendirirken Çin’den ayırmak gerekiyor.
Gelişmekte olan ülkelerde bankacılık sisteminin ağırlıkta olduğu finansal yapılar var ve bu ülkelerin sermaye piyasaları gelişmiş ülkelerdeki kadar derin değil. Ancak teknoloji, özellikle teknolojiye uyumu çok yüksek kültürlerde çok hızlı ilerleme ve yayılma gösteriyor. Teknolojiye dayalı her tür ürünün kullanımı da aynı ölçüde yayılıyor. Bu nedenle, bu ülkelerin hukuki düzenlemeler konusunda düşünmeleri gereken çok sayıda başlık var.
Kanun yapıcıların piyasa gelişmelerini doğru anlamaları, doğru düzenlemelerin hayata geçirilerek teknolojik, ekonomik ve istikrarlı gelişmeye katkı sunmaları açısından çok önemli.
Yazının başında ifade edildiği üzere, bu yazı dizisinin amacı para politikası yönetiminin hangi kanallar aracılığı ile gerçekleşebileceğine dair bugüne ve yakın geleceğe ait gündem başlıklarını ortaya koymak. İlk iki yazıda ana başlıkları ve küresel gelişmeleri bazı kritik verileri kullanarak ortaya koymuş olduk.
Son yazıda, bankaların ve merkez bankalarının hangi sürece evrilme olasılıkları olduğunu analiz edeceğiz. Dijitalleşme, kripto varlık, dijital para birimleri konularının en önemli noktası para politikasının yönetiliş tarzında ortaya çıkabilecek değişiklikler. Merkeziyetsiz finans kavramı çerçevesinde, konunun para politikası yönü atlanıyor. Küresel sisteme başkaldırma motivasyonu, parasal ve finansal istikrarın önemini arka plana attırıyor.



Son derece yararlı, analitik bilgilerle beslenmiş bir değerlendirme. Tebrikler