Siyaset, Fiyatlamalar ve Küresel Ekonomi
- Arda Tunca
- 8 Eyl
- 4 dakikada okunur
Küresel piyasalarda sermaye göreceli olarak ucuz olan Avrupa hisselerine yöneliyor.
Çin, nispi olarak daha düşük maliyetlerle artan miktarda üretim yapıyor.
Japonya, hem göçmenleri, hem yatırımcıları çekiyor.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD), zayıflayan bir işgücü piyasasıyla karşı karşıya.
Siyaset ve ekonomi iç içe ve yatırımcılar geleneksel pozisyonlardan uzaklaşma eğiliminde.
ABD: İstihdam Yavaşlıyor, Tarifeler Yayılıyor
ABD ekonomisi Ağustos 2025'te ancak 22.000 kişi için istihdam yaratabildi. Mavi yaka ağırlıklı sektörlerde işe alımlar keskin bir yavaşlama kaydetti.
Tarifeler maliyetleri artırdı ve istihdamı olumsuz etkiledi. Ancak, esas konu, belirsizlik. Tarifelerin ölçülebilir etkileri henüz netleşmedi. Ancak, yarattığı iklimin etkilerini konuşabiliyoruz şimdilik.
Trump, müttefiklerini dahi ABD'de yatırım yapmaya zorluyor. Karşılığında ise, tarife uygulamayacağı taahhüdünde bulunuyor. Bu kapsamda Japonya, ABD'de $550 milyarlık yatırım yapma sözü verdi. Güney Kore ve AB de benzer sözler vermiş durumda.
Avrupa Komisyonu, Google’a haksız rekabete yol açan reklam politikaları nedeniyle €2,95 milyarlık ceza kesti. Bunun üzerine Trump, yeni tarifelerle tehdit silahını kullandı.
Avrupa: Banka Endeksleri Yükseliyor, Çelik Sektörü Zorda
Almanya’nın yeni bütçe paketi ve artan savunma harcamaları yatırımcıların Avrupa piyasalarına yönelmesinde etkili oldu. Buna rağmen, Güney Avrupa daha fazla fon çeker durumda. İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz endeksleri, Almanya ve Fransa’ya kıyasla daha gözde.
Büyüme verileri de bu eğilimi destekliyor. İkinci çeyrekte Yunanistan ekonomisi yıllık bazda %1,7 büyürken Almanya ekonomisi %0,3 daraldı. İtalya, İspanya ve Portekiz’de bütçe açıkları daraldı, bankalar sermayelerini güçlendirdi.
Bankalar, İtalya’nın FTSE MIB endeksinin %50’sini, Atina Borsası’nın ise %44’ünü oluşturuyor. Bu oran, Stoxx 600’de %8,6, DAX’ta ise yalnızca %5,4. Avrupa bankalarının hisseleri 2008’den bu yana en yüksek seviyelerine ulaştı. Bankaların net faiz gelirleri arttı, düşük başlangıç değerlemeleri yatırımcıları cesaretlendirdi.
Avrupalı Çelik üreticileri baskı altında. Çin’den ucuz ithalat ve Trump’ın %50’lik tarifeleri, ABD’den yönlendirilecek daha fazla metalin Avrupa’ya girmesi riskini doğuruyor. Eurofer, 2024’te 18.000 iş kaybı olduğunu raporladı. Sayı, 2008’den bu yana toplamda 90.000’i buldu. Avrupa Komisyonu bu ay yeni bir koruma rejimi vaat ediyor ancak ayrıntılar belirsiz. 2019’da getirilen %25’lik tarifeler önceden gevşetilmişti.
Fransa siyasi krizle baş etmeye çalışıyor. Siyasi çalkantılar piyasaları olumsuz etkiliyor. Başbakan François Bayrou, muhtemelen kaybedeceği bir güven oylamasıyla karşı karşıya. Fransız devlet tahvili getirileri %3,6’ya tırmandı. Hisse senetleri ise, zayıf performans gösterdi.
Çin: Üretim Artıyor, Kâr Marjları Daralıyor
Çin, eşi benzeri olmayan bir sanayi sistemi kurdu. Dünyadaki imalat ürünlerinin üçte birini üretiyor ve temiz teknoloji, yüksek voltaj iletimi ve 5G’de lider durumda. Çin, artık bir mühendislik ülkesi.
Marjin işlemleri 2,29 trilyon RMB (321 milyar $) seviyesine ulaştı. Bu, 2015’teki çöküşten önceki zirvenin üzerinde. Ancak, diğer koşullar düşünüldüğünde, yeni bir çöküş beklemek şu an mümkün gözükmüyor.
Çin'in ihracat fiyat endeksi 2022’den bu yana %15 düştü, ihracat hacmi arttı. Çin, daha fazla malı daha düşük fiyatla satıyor. Diğer yandan, kâr marjları sıkışıyor.
Çin'in düşük fiyatlı ihracatı rakipleri için bir sorun.
Büyüme, yoğun borçlanmaya dayanıyor ve büyük bir ekolojik ayak izi bıraktı.
Bunlar, yapısal sonuçlar. Yerel yetkililer verimlilik değil, üretim hedefleriyle ödüllendiriliyor. Krediler yanlış fiyatlanıyor. Sonuç, teknolojik başarı ile birlikte kronik kapasite fazlası.
Japonya: Siyasi İstikrarsızlık?
Zayıf Yen, Japon varlıklarını yabancı para birimleri karşısında ucuz hale getirdi. Japonya, nitelikli göçmenler ve istikrar arayan yatırımcılar için cazip.
Siyaset, ülkenin güvenli liman imajını sarstı. Başbakan Shigeru Ishiba istifasını açıkladı. Kamuoyu desteği yükselmesine rağmen parçalanmış partisinden destek bulamadı. 1955’ten beri siyasete hâkim olan LDP, enflasyon, demografik gerileme ve güvenlik sorunlarını nasıl yöneteceği konusunda bölünmüş durumda.
Piyasalar, LDP’nin birleştirici bir lider mi çıkaracağını, yoksa zayıf bir figür mü seçeceğini izleyecek. Kurumlar güçlü kalmaya devam ediyor, ancak siyasi değişim Japonya’nın güvenli liman statüsünün ekonomik olduğu kadar yönetişime de bağlı olduğunu hatırlatıyor.
Enerji: Opec+ Strateji Değiştiriyor
Opec+, Ekim ayında günlük 137.000 varil daha üretim artışı açıkladı. Grup, bu yıl şimdiden 2,5 milyon varil/gün üretimi geri getirdi. Gelişme, 2022’deki kesintilerin bitişi anlamına geliyor.
Suudi Arabistan’ın stratejisi değişti. Yüksek fiyatları korumak yerine, pazar payı kazanmaya ve üretimi en üst düzeye çıkararak gelirlerini artırmaya odaklanıyor.
Brent, 5 Eylül’de 65,50 $/varil seviyesinde kapandı. Fiyat, Nisan’daki $58'lik dipten hâlâ yüksek. Mevsimsel talep ve Rusya ile İran’a yönelik yaptırımlar da fiyata destek sağladı.
Güvenlik ve Rusya: Savaşın Maliyeti Artıyor
Rusya, işgalin başlangıcından bu yana Ukrayna'ya en büyük dron ve füze saldırısını gerçekleştirdi. 800’den fazla dron ve bir düzineden fazla füze ateşledi.
Rus ekonomisi zayıflıyor. Enerji gelirleri Ocak–Ağustos döneminde yıllık bazda %20 düştü. Yedi aylık bütçe açığı GSYH’nin %2,2’sine ulaştı. Bu oran, yıl için hedeflenen %1,7’nin üzerinde. 2025 için büyüme beklentisi %1,4, 2024’teki %4,3’ün çok altında.
Savaş harcamaları 2022’den bu yana neredeyse iki katına çıktı. Bankalar, artan riskli kredileri raporluyor.
Çağın Kıt Kaynağı: Güven
Siyasetin ekonomik sonuçları belirleme özelliği giderek artıyor.
ABD’de tarifeler ve zayıf istihdam büyümeyi baltalıyor.
Avrupa’da bankalar getiri sağlarken çelik sektörü iş kayıpları yaratıyor. Fransa’nın siyaseti yatırımcıları ürkütüyor.
Çin’de sanayi kapasitesi genişliyor ama kâr marjları ve borç sürdürülebilirliği zayıflıyor.
Japonya’ya fon girişleri sürüyor ama siyasi değişim istikrarı gölgeliyor.
Enerji piyasalarında Opec+ fiyat odağını bırakıp pazar payına yöneldi.
Rusya’nın savaş stratejisi ekonomisini zorluyor.
Özetle, yoğun bir toz bulutu havaya kalkmış durumda. Kısa ve orta vadede yere inecek gibi de değil. Sanayi veya mali güç, güvenilir politika olmadan sürdürülemez. ABD, güvenilir olmayan politikalarıyla kendisine hasar verirken dünyayı da sarsıyor.



Yorumlar