Trump’ın Hararetlendirdiği Gündem: Kripto Varlıklar
- Arda Tunca
 - 1 Ara 2024
 - 5 dakikada okunur
 
Güncelleme tarihi: 15 Ara 2024
2023 sonunda küresel toplam gayrisafi yurt içi hasıla (GSYİH) $105.4 trilyon düzeyinde oluştu. Dünyanın en büyük 1.000 bankasının aktif büyüklüğü ise $160 trilyon düzeyinde.
Bir süredir dünya, paranın geleceğini tartışıyor. Paranın geleceği tartışılırken, başta bankacılık olmak üzere, finansal sistemin geleceği de tartışılmak zorunda. Finansal sistemin gelecekte alacağı şekil, merkez bankalarının para politikası uygulamalarını ve etkinlik alanlarını değiştirecek ve belirleyecek. Paranın geleceği finansın da geleceği anlamına geliyor.
Eylül 2021’de El Salvador, Bitcoin’u resmi para birimi haline getirmişti. Ülke, Amerikan Doları’nı zaten resmi para birimi olarak kullanmaktaydı. Buna, bir de bir kripto varlık eklenmişti. Nayip Bukele önderliğinde bir kripto varlığı resmi para birimi olarak kullanmaya başlayan halk, bir süre sonra Bitcoin’dan kısmen uzaklaştı. Gerekçe, Bitcoin’un istikrarsız fiyatı idi. Bitcoin’un değeri düşünce endişelenen El Salvador, bugünlerde Bitcoin’un değeri arttığı için mutlu. Bitcoin’un değeri artınca, ülkenin rezervleri de şişti.
Bitcoin’un fiyatı son günlerde $97.000’i aştı.

Grafik – 1 (Kaynak: https://digitalassets.ft.com/)
Kripto varlıklarla ilgili haberler ve tartışmalar son günlerde hararetlendi. 2025’in hemen başında başkanlık koltuğuna oturacak olan Donald Trump’ın ABD’yi bir kripto varlık başkentine dönüştüreceğini ifade etmesi ile tüm kripto varlıkların fiyatları adeta uçuşa geçti.
BRICS üyesi ülkeler, Amerikan Doları’ndan uzaklaşma çabası içindeler. Trump, BRICS üyelerine bir tehdit savurdu. Eğer ki ABD Doları dışında bir para birimini kullanacak olurlarsa, ABD’nin %100 oranındaki gümrük tarifeleri ile karşılaşacaklarını söyledi. Böylece, kripto varlıklara ilişkin tartışmalarla uluslararası ticarette korumacılık konuları iç içe geçmiş oldu.
Kripto varlıklara ilişkin tartışmalar, terörün finansmanı, yasal olmayan faaliyetlerin finansmanının sağlandığı bir platform olması gibi başlıklar altında sıkça gündeme geliyor. Kripto varlık dünyası, yasa dışı ve gayri ahlaki faaliyetlerin odak noktasındaki tartışmalarda sıkça yer alıyor. FTX skandalı halen hafızalarda.
Kripto varlıklara dair ısınan gündemde, konuyu teknik yönüyle analiz etmek önem kazandı. Kovid-19 krizi ile beraber hız kazanan dijitalleşme ile paranın dijitalleşmesi çok yoğun olarak gündeme oturmuştu. Yukarıdaki gelişmeler, konuyu yeniden gündemde yukarılara taşıdı.
Bu yazı ve ardından gelecek iki yazıyla kripto varlıklara ilişkin teknik nitelikli konulara dair bir özet sunmaya çalışacağım.
Paranın ve finansın geleceği bankacılık sistemini tehdit edecek mi? Edecekse, hangi noktalarda ve ne boyutta edecek? Merkez bankalarının bu yeni düzendeki politikaları nasıl şekillenecek? Konuya ilişkin kanuni düzenlemeler hangi nitelikleri haiz olacak.
Konunun can alıcı noktasını ödeme sistemlerinde ortaya çıkan değişim teşkil ediyor. Ödeme sistemlerindeki değişimin temelinde teknoloji var. Kağıt ve madeni paranın giderek azalan kullanımı ve artan dijitalleşme ile para transferlerinin gerçekleştiği platformlar değişiyor. Geleneksel olarak bankacılık sisteminin içinde gerçekleşen ödemeler farklı platformlara kayıyor.
Geleneksel olarak para politikası uygulamaları ve finans piyasalarına ilişkin düzenlemeler onlarca yıldır bankacılık sistemi üzerinden hayata geçti. Ödeme sistemlerindeki platform kayması, merkez bankacılığının etkinlik alanını ve finansal regülasyonun alanını da değiştirecek. Diğer bir ifadeyle, para politikası ve finansal regülasyonlarda etkinlik, azalan oranda bankacılık sistemi üzerinden sağlanırken, artan oranda yeni ortaya çıkan finansal kuruluşlar ve onların platformları üzerinden gerçekleşecek.
Ödeme sistemleri, teknoloji firmalarının platformlarına kayıyor. Dijital platformlar üzerinden krediler veriliyor. Ödemelere aracılık etmek ve kredi vermek finans piyasalarının temel fonksiyonları arasında yer alıyor. Fakat, bugüne kadar bankaların aracılık ettikleri bu işlemlere giderek artan hızda yayılarak banka dışı oluşumlar aracılık etmeye başladılar. Bankaların müşterilerine uyguladıkları aracılık fiyatlarının çok daha altında ve hatta para transferlerinin bedelsiz olduğu işlemler oluşmaya başladı. Çeşitli dijital platformlar üzerinden birkaç dakika içinde kredi başvurusu yapılabiliyor ve kredi alınabiliyor.
Geniş tanımlı para arzının çok büyük bir bölümü bankacılık sisteminde yer alıyor. Para arzı tanımında yer alan mevduatın bir bölümü de ortaya çıkabilecek herhangi bir olumsuz gelişmeye karşı ihtiyati olarak merkez bankasında zorunlu karşılık olarak tutuluyor. Söz konusu düzen, merkez bankalarının geleneksel olarak bildiği ve para arzını kontrol etmek için kullandığı bir düzen. Merkez bankaları, ellerindeki para politikası araçlarını kullanarak (faiz oranı, açık piyasa işlemleri, zorunlu karşılık uygulamaları, v.s.) bankacılık sistemi üzerinden para arzını kontrol ediyorlar.
Merkez bankalarını ilerleyen dönemlerde bekleyen yeni düzene göre piyasa değişkenlerini kontrol etmek bugün için göreceli olarak az karmaşık. Merkez bankaları, öncelikli olarak enflasyon olmak üzere, dolaylı olarak çok sayıda makroekonomik değişkene (büyüme, istihdam, gelir dağılımı, v.b.) etki ediyorlar. Ancak, dünyadaki bazı merkez bankaları istisna olmak üzere, görevleri temel olarak fiyat istikrarını sağlamak. Diğer değişkenler için hedefleme yapmak hükümetlerin işi.
Bankaların finansal sistemde ağırlığının azalması ve ödemelerin, kredilendirmelerin bankacılığın dışındaki platformlara kayması maliyetler açısından topluma avantajlar sunuyor. Ancak, para politikasını yönetmekle sorumlu merkez bankaları için yukarıda anlatılan geleneksel düzenin değişimi çok zorlu bir dönemin habercisi.
Öncelikle, merkez bankası dijital para birimleri (MBDPB) ile kripto varlık kavramını birbirinden ayırmak gerekiyor. Bitcoin, Etherium, Dogecoin, v.s. iktisat biliminin "para tanımına" girmiyor. Ancak, ödeme aracı olarak kullanım alanları bulmuş durumdalar. Diğer yandan, her birinin Amerikan Doları cinsinden bir değeri var. Yani, hiçbiri tek başına bir değer ifade etmiyor.
Paranın fonksiyonlarını yerine getiren para birimine sahip hiç bir ülkenin merkez bankası kendi milli parasını yok edip kripto varlıkları resmi ve milli parası haline getirmemelidir. Ancak, önümüzde bir El Salvador örneği varken, bir de Trump’ın kripto varlıklara desteği çıktı ortaya. Trump’ın arkasında, dünyanın en zengini ve kripto varlıklara büyük ilgisi olan Elon Musk’ın bulunması ABD’nin pozisyonunu farklılaştırıyor. Musk’ın varlığını olumlu olarak ifade etmemekteyim. Düşüncelerim, hiç olumlu değil ama siyasetin içine karışmış büyük bir sermaye gücünün önemli olduğunu vurgulamak için Musk’a vurgu yapmaktayım. Musk’ın PayPal adlı dijital ödeme sistemleri şirketinin kurucusu olduğunu da hatırlamak gerekiyor.
Bir yanda ABD, diğer yanda El Salvador. Birbirinden çok farklı iki ülke. El Salvador için şunları düşünmek mümkün: Bitcoin'u ülkenin resmi para birimi haline getirdi. Ancak, zaten milli parası yoktu. ABD Doları kullanan bir ülke idi ve 2021’den itibaren ABD Doları'nın yanına Bitcoin'u da koymuş oldu.
Diktatörlükle yönetilen ve perişan ekonomik koşullara sahip bir ülke. Dolayısıyla, El Salvador için Bitcoin dahi bir anlam ifade edebiliyor. Ülkenin çok sayıda vatandaşı El Salvador'da yaşamıyor. İşsizlik ve ekonomik yetersizlikler, ülke vatandaşlarını başka ülkelerde yaşamaya zorlamış. Arkalarında bıraktıkları ve ekonomik zorluklar içinde yaşayan ailelerine para transfer ediyorlar. Bu nedenle, bankacılık sistemi üzerinden belli bir bedel ödeyerek Amerikan Doları ile transfer yapmak yerine hiçbir bedel ödemeden Bitcoin ile transfer yapmak önemli. Milli parası olmayan El Salvador için dışarıdan içeriye kaynak transfer etmek kritik bir öneme sahip. Ancak, El Salvador'un para politikası yönetme şansı yok. Çünkü, ne ABD Doları, ne de Bitcoin kendi yönetiminde. Para politikası olmayan bir ülkenin bu perişan ekonomik durumdan kurtulması da mümkün değil. Bitcoin’un değeri artınca sevinen, düşünce üzülen bir ülke.
Bir ülke parasının "para" niteliği taşıması için arkasında güçlü bir kurumun - ki devletlerin merkez bankaları bu göreve sahip - olması gerekiyor. Ekonomi politikalarının da o paraya "güven" sağlayacak nitelikte olması gerekiyor ki ilgili para, "para olmak vasfını" kısmen ya da tamamen yitirmesin. Bu anlamda Türk Lirası, yakın bir geçmişte para olma vasfını kısmen yitirmişti. Türk vatandaşları bankacılık sistemi içinde bulundurdukları mevduatın yarısından fazlasını Türk Lirası'ndan daha fazla güvendikleri Amerikan Doları ve/veya Euro gibi para birimleri cinsinden değerlendirmekteydi. Dolayısıyla, paranın değeri ve aşırı ölçüde oynaklık göstermemesi bir güven unsuru sağlıyor. "Para" için en önemli konu "güven ve istikrar".



Yorumlar