Özgürlük, Fayda, Toplumsal Mutluluk, Piyasa, Akbelen Ormanı
- Arda Tunca
- 8 Kas 2024
- 3 dakikada okunur
Güncelleme tarihi: 27 Kas 2024
Adını hak eden tek özgürlük, başkalarını özgürlüklerinden mahkum bırakmaya veya özgürlüğü elde etme çabalarını engellemeye çalışmadığımız sürece kendi iyiliğimizin peşinden koşmaktır.
Yukarıdaki söz, filozof ve iktisadın liberal felsefesinin temellerini atanlardan biri olan John Stuart Mill’e (1806-73) ait.
Mill, serbest piyasa ekonomisinin felsefesini yaratanlardandı. Mill’in “özgürlük” anlayışında, bir bireyin özgürlük hakkını kullanmasında “başkalarının özgürlüklerini kısıtlamama şartı” bulunuyor. Bu, kuralsız ve düzensiz bir özgürlük düşünülemez demek. Bir kişinin özgürlüğünü kullanmasının bir başkasına “zarar” verecek noktaya ulaşmaması gerekir demek.
Mill’in dünyasında özgürlüğün temelinde “faydacılık” vardır. Faydanın altında “ahlaki” bir sistem bulunur. Ahlaki olarak ögürce faydanın peşinden koşmak için atılan adımlar beraberinde “mutluluğu” getirir.
Başkalarının özgürlüğünü kısıtlamamak şartıyla ahlaklı bir temelde fayda arayan birey mutluluk bulur. Temel fayda, mutluluktur. Dolayısıyla özgürlük, mutluluktur.
Mill’e göre, bireye toplumsal müdahalenin tek nedeni, bir başkasına zarar vermesi olabilir. Antik Yunan’daki fayda anlayışından farklı olarak, modern fayda anlayışı “toplumsal” bir nitelik taşır.
Siyasetin görevi, bireyin mutluluğunu gerçekleştirebileceği özel alanı temin etmek ve güvenceye almaktır. John Locke da bireyin mutluluğunu devletin iktidar arzusunun üstünde görür.
Mill’in özgürlük anlayışı merceğinden Akbelen Ormanı’na bakalım.
Bölgede Yeniköy-Kemerköy termik santrali ve bu santrale yakıt sağlayan linyit madeni sahası bulunuyor. Hükümetin ve santralin sahiplerinin amacı, linyit madeni sahasını genişletmek. Sahanın genişletilmesinin anlamı, yörenin İkizköy adlı köyünde ikamet edenlerden toprak satın almak. Daha sonra da, sahayı genişletmek için Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesmek. Ağaçlar kesildi.
Halk, toprağını satmak istemiyor ama halkın toprağını zorla almak istiyorlar. Halka devlet eliyle zulüm yapılıyor.
Akbelen’de halk, bu projeyi istemiyor ve 4 yıldır yaşadığı, nefes aldığı bölgeyi korumanın mücadelesini veriyor. Konu, mahkemelere de taşınmış durumda. Sonunda, araziler istimlak edildi.
İkizköy’deki insanlar, “bireysel özgürlükleri” çerçevesinde bir yaşam sürüyorlar. Özgürlük haklarını kullanırken başkalarına “zarar” vermiyorlar. Kendilerine “fayda” olarak gördükleri şey, mevcut düzenlerini sürdürebilmek. Kendilerine faydalı olanın peşinden koşarken, faydanın temelindeki “ahlakla” ilgili de herhangi bir sorunlu durum yarattıkları gözlemlenmiyor.
İkizköy Halkı, bireysel özgürlüklerini başkalarına zarar vermeden kullanarak ve ahlaklı bir fayda sağlayarak hayatlarını toplumsal olarak mutlu kılmanın peşindeler. Mill’in özgürlüğünde anlatıldığı gibi.
Yeniköy-Kemerköy termik santralinin sahipleri, kendi bireysel özgürlüklerini İkizköylülere “zarar verecek” şekilde kullanarak “ahlak” temeli olmayan “fayda” elde etmeye çalışıyorlar. İkizköy Halkı, buna tepki veriyor. Akbelen Ormanı katlediliyor.
Bir grup insanın kendi özgürlüklerini başkalarına zarar verecek şekilde kullanarak ve onların özgürlüklerini kısıtlayarak ahlak temeli olmayan fayda ve mutluluk elde etme çabası başkalarının mutsuzluğuna ve ızdırabına dönüşüyor.
Ne diyordu Mill? Bireye toplumsal müdahalenin tek nedeni, bir başkasına zarar vermesi olabilir. Bu noktada, hukukun herkese eşit mesafede çalışması lazım. Her iki tarafa da ayrım gözetmeksizin adalet dağıtması lazım. Birilerinin mutluluğu başka birilerinin mutsuzluğunun kaynağı oluyorsa, Mill’e göre müdahele gerekiyor. Yani, liberalizm de kuralsızlık ve zorbalık anlamına gelmiyor.
Siyasetin görevi, bireyin mutluluğunu gerçekleştireceği özel alanı temin etmek ve güvenceye almak değil mi? Mill’in faydacı liberal anlayışı bunu anlatmıyor mu? Türkiye ve Türkiye’ye benzeyen ülkelerde değil.
Türkiye ve benzeri ülkelerde siyaset, bazı bireylerin özgürlüklerini başka bireylerin zarar görmesi pahasına kullanmalarına aracılık ediyor. Siyaset, bazı bireylerin ahlak temeli olmayan fayda sağlayarak mutlu olma çabasına başka bireylerin mutsuzluğuna neden olarak destek sağlıyor.
Siyaset yoluyla iktidar arzusunun kaynağı, bazı bireylerin mutluluğu ve bazı başka bireylerin mutsuzluğu olarak toplumsal yansıma buluyor. Locke’un anlattığı ile de ters düşüyor Akbelen’de görünen Türkiye manzarası.
Özgürlük, Türkiye’deki yöntemlerle kullanıldığında, Mill’e göre adını da hak etmiyor. Yaşananların özgürlükle, faydayla, ahlakla, mutlulukla, piyasa kurallarıyla hiçbir şekilde ilgisi yok.
Türkiye, 2022’de dünyanın en büyük 20. ekonomisi oldu. Bu özelliği ile, küresel iklim krizinin çözülmesine önemli katkılar sunması gereken ülkelerden biri. Dünya, günlerdir yanıyor. Sıcaklık rekorlarının ardı arkası kesilmiyor.
Buzullar hızla eriyor ve bunun sebebi, insanın kurduğu ekonomik düzen. Bu düzenin sürdürülebilirliği yok. Aşağıdaki grafiği anlatmaya gerek yok. Kırmızı eğri, Grönland’ın buzullarında sadece 2023’te kaydedilen erimenin boyutunu gösteriyor. Mavi eğri, 1981-2010 arasındaki ortalama erimeyi anlatıyor.

Türkiye, ağaç keserek Dünya’nın ciğerlerinin bir bölümünü söküyor ve yerine Dünya’yı boğacak bir enerji kaynağını dayatıyor. Özgürlük, fayda, toplumsal mutluluk,…?
İşletmeler, sadece kar amaçlı kurumlar değil, evrenin ve insanlığın faydasına karlı çözümler arz eden kurumlar olma yolunda zorlanıyorlar. Akbelen Ormanı’nda yaşananlar Türkiye’nin çağdışılığının göstergesi.
Siyaset, neden temiz enerji kaynaklarına dönüşümü desteklemek ve Türkiye’nin, gezegenin faydasına ve dolayısıyla, özgürlüğüne ve mutluluğuna katkı sunmak yerine kısıtlı sayıda insanın fayda ve mutluluğuna öncelik ve önem veriyor? Sadece 4 yıllık bir süreç dahi önemli bir enerji dönüşümünü gerçekleştirmek için yeterli bir süre iken üstelik. Neden? Amacınız nedir? Enerji kaynağı dönüşümüne ilişkin planınız neden yok?
T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın İklim Değişikliği Başkanlığı’na ait internet sitesinde toplantılar dışında hiçbir icraat ya da proje sonucundan söz eden duyuru yok.
Bu yazıda, ne sosyal demokrasiden, ne de liberal ekonomiye ters düşen herhangi bir başka ideolojiden söz ettim. Liberalizmin sınırlarında kalmayı özellikle tercih ettim.
Türkiye’de, serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun olduğu iddia edilen uygulamalar liberalizmin kitabını yazanlar tarafından dahi onaylanacak türden değil. Bunun adı, 1997’deki Asya Krizi’nin de önemli nedenlerinden biri olan ahbap-çavuş kapitalizmi.
İktisat, sadece borsa, kur, faiz değildir. İktisat, sosyoloji temelli bir disiplindir. Akbelen, iktisadın ta kendisidir.
Akbelen’de yaşananlar, devletin gücünü kullanabilenlerin peşine takılmış az sayıda kişinin fayda ve mutluluk arayışının bir başka gruba zorla dayatılmasıdır. Mill, bu duruma müdahale edin diyor.



Yorumlar