2024’ten 2025’e Mesajlar
- Arda Tunca
- 22 Ara 2024
- 3 dakikada okunur
Dünya, 2025’e çok yönlü bir kaos ortamında giriyor. Suriye’de 54 yıllık bir diktatörlük devrildi. Devrilen rejimin sonrasında Suriye’de nasıl bir düzen kurulacağı henüz netlik kazanmadı. Yönetimi devralan Hay’etu Tahriri’ş-Şam’ın (HTŞ) geçmişinde El-Kaide bulunuyor. Örgüt, El-Kaide ile ilişkilerini bitirmiş olsa da, kaygı verici bir geçmişe sahip.
Suriye’de 13 yıl süren iç savaş, ABD ve Rusya ilişkileri ekseninde çok sayıda ülkenin dış politikasına şekil verdi. Ardından, Rusya’nın Ukrayna’ya 2022’de açtığı savaş Suriye sorunu ile beraber uluslararası diplomasiyi bir başka boyuta taşıdı.
2025’in ilk günleri, Donald Trump’ın ikinci kez ABD başkanlık koltuğuna oturmasıyla başlayacak. Trump, resmi olarak görevi almadan görevdeymiş gibi açıklamalar yapmakta. Başkanlık görevini halen yürütmekte olan Joe Biden neredeyse yok hükmünde. Dünya, Trump’ın açıklamalarına odaklanmış durumda.
Trump, dünyaya tehditkâr mesajlar veriyor. BRICS ülkelerinin Amerikan Doları dışında, kendi paraları ile ticaret yapmaları halinde gümrük duvarları ile karşı karşıya kalacaklarını söylüyor. Avrupa’nın enerji ihtiyacını ABD ile gidermemesi durumunda, gümrük tarifeleri uygulanacağını anlatıyor.
Trump’ın kadrosunda kamu harcamalarını azaltmakla görevlendirilecek olan Elon Musk ise, ABD’de tüm resmi kuruluşların çalışmasını durdurma noktasına getirme tehdidinde bulundu. Kriz, tüm resmi kurumların çalışmasının duracağı ana saatler kala aşıldı. Trump, ilk başkanlık döneminde tüm kamu kuruluşlarını durma noktasına getirecek adımları atmaktan çekinmemişti.
Biden’ın imzaladığı harcama paketi ile tüm kamu teşkilatının devre dışı kalması engellendi. Ancak, pakette yer almamış olan ama Cumhuriyetçilerin arzu ettiği bir düzenleme yasalaşmadı. Cumhuriyetçiler, milyarderlere vergi indirimi sağlanmasını istiyorlardı.
Dünyanın en zengin bireyinin ABD’de siyasette söz sahibi olmasını izliyoruz. Musk’ın serveti bugünlerde $458 milyar düzeyinde. Trump ise, $6.6 milyarlık bir servete sahip.
ABD, büyük sermayenin artan desteğiyle bir demokrasi olmaktan hızla uzaklaşıyor. 2025-2029 döneminin hem ABD, hem de dünya için iyi hatırlanacak yıllar olmayacağı her gün artan sayıda ispat buluyor.
2017-2019 arasında, ilk Trump döneminde genelkurmay başkanlığı görevinde bulunmuş olan John Kelly, bir süre önce Trump’ın “Hitler iyi şeyler yaptı” dediğini basına açıkladı. Diğer yandan Musk, Almanya’da giderek büyüyen aşırı sağ Alternative für Deutschland (AfD) adlı partinin Almanya’nın tek kurtarıcısı olabileceğini X’teki hesabında dile getirdi ve partiye destek verdi. AfD’nin eş başkanı Alice Weidel’den Musk’a hemen bir teşekkür mesajı geldi. Weidel, Trump’ı yeniden başkan seçildiğinde de sıcak bir mesajla tebrik etmişti.
Aşırı sağın dünya genelinde yükselişi söz konusu. Aşırı sağda yer alan partilerin iktidara gelmesi ya da iktidara gelme olasılıklarının artması endişe verici. Konunun demokrasi ile ilgili boyutunun yanı sıra, söz konusu partilerin küreselleşmiş bir dünyanın küresel sorunlarına çözüm bulabilmeleri pek mümkün gözükmüyor. Seçmen kitlelerini ülkelerini yeniden “büyük yapma” sözüyle ve “kurtarıcı” olma iddiasıyla etkileyerek iktidara geliyorlar. Ekonomideki veriler henüz “deglobalizasyon” kavramının gerçekleştiğini anlatmıyor ama uluslararası siyasetteki söylemler globalleşmenin bittiğini açıklıkla anlatıyor.
23 Şubat’ta gerçekleşecek Almanya seçimleri, siyasi ve ekonomik bir kriz yaşamakta olan Almanya’nın Avrupa’da yaratacağı etkiler bağlamında son derece önemli. Avrupa, uzun süreli bir yönetim krizinde. Kriz, Macron, Draghi gibi isimler tarafından dile getirildi. Bunun yanı sıra, Dünya Bankası da küresel bir çoklu kriz vurgusu yapmakta.
Avrupa’da, Avrupa Birliği (AB) karşıtlığı bir süredir güç topluyor. Almanya gibi AB’nin omurgasını oluşturan bir ülkede güçlenen aşırı sağ temsilcisi AfD de AB karşıtı. Parti, 2013’te kuruldu ve eski Demokratik Almanya bölgesinde özellikle kuvvetli. AfD, göçmen karşıtı bir duruşa sahip ve özellikle müslüman göçmen karşıtı. Son olarak, Magdeburg’ta gerçekleşen türdeki saldırılar partinin güçlenmesinde önemli bir paya sahip.
Avrupa'da yükselen aşırı sağ (örneğin, Almanya, Hollanda, İtalya, Fransa, Macaristan, Polonya, Avusturya) bir sorun iken, Rusya ve Çin’e Avrupa’dan dahi daha sıcak duran anlayışa sahip bazı Avrupalı ülkeler ve siyasi düşünceler de Avrupa’nın bir başka sorunu olarak duruyor.
İşbirliklerinin dile getirildiği dünya bitti. Artık, tehditler, sıcak ve soğuk çatışmalar ve yeniden örülen duvarlar çağındayız. 2025’e bu havada giriyor dünya.

Opmerkingen