top of page

Ar-Ge’nin 2024 Coğrafyası

Hızla değişen teknolojik gelişmeler ve ekonomik belirsizlik çağındayız. İnovasyon, yalnızca sınırlı sayıda ülke ve şirket için küresel rekabet gücünün belirleyici unsuru konumunda.


2024 AB Endüstriyel Ar-Ge Yatırımı Skor Tablosu, küresel boyutta Ar-Ge yatırımlarının manzarasına ilişkin çarpıcı bir bakış açısı sunuyor.


Ar-Ge Haritasında Yoğunlaşma Mesajı Çıkıyor


Skor tablosu, inovasyonun oldukça yoğunlaştığı bir coğrafyayı ortaya koyuyor.

Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Çin ve Japonya’ya ait şirketler Ar-Ge yatırımlarının ezici çoğunluğunu oluşturuyor. Bu bölgelerdeki firmalar, 2023 yılında, toplam €1,257 trilyonluk Ar-Ge harcamasıyla dünya çapındaki en büyük 2.000 Ar-Ge yatırımcısı listesine hâkim durumda. Bu miktar, küresel iş dünyası Ar-Ge harcamalarının %85’inden fazlasına karşılık geliyor.

Amerika Birleşik Devletleri:


  • Alphabet gibi devlerin (40 milyar avroluk Ar-Ge harcamasıyla listenin başında yer alıyor) merkezinin bulunduğu ABD, bilişim yazılımları ve sağlık teknolojilerinde lider.

  • ABD'li firmalar, gelişmiş sermaye piyasalarından, üniversite-sanayi iş birliğinden ve risk almayı ve inovasyonu teşvik eden esnek bir düzenleyici ortamdan faydalanıyor. Ancak bu iş birliği temeli, bilimsel finansmanı ve akademik ortaklıkları öncelik sırasından çıkaran Trump dönemi politikalarıyla zayıflıyor.


Avrupa Birliği:


Çin:


  • Çin, Ar-Ge konusunda arkadan yetişmeye çalışan bir ülke değil artık. Teknolojide, tanımlayıcı ve belirleyici bir aktör konumuna ulaştı. Otomotiv, bilişim teknolojileri ve sağlık sektörlerinde güçlü kazanımlar elde ediyor.

  • Stratejik yatırımları, büyük iç pazarı ve ihracat odaklı büyüme modelini bir araya getiren devlet yönlendirmeli sistem etkili sonuçlar üretti. Ancak, fikri mülkiyet haklarının korunması ve şeffaflık konularındaki zayıflıklar rakip ülkeler için endişe yaratıyor.


Japonya:


  • Japonya, otomotiv, elektronik ve robotik çalışma alanlarında önemli bir oyuncu konumunda. Ancak Ar-Ge ivmesi, ABD, AB ve Çin'e kıyasla yavaşlamış durumda.

Sektörel Dinamikler: Para Hangi Alanlara Harcanıyor?


Küresel Ar-Ge yatırımlarının %75’inden fazlası dört ana sektörde yoğunlaşıyor:


  • Otomotiv: 2023’te +€25,1 milyar (yıllık %13,2 büyüme)

  • Bilişim Donanımı (ICT Hardware): %8 büyüme (uzun dönem ortalamasının üzerinde)

  • Bilişim Yazılımı (ICT Software): %5,6 büyüme (2016’dan bu yana en düşük büyüme oranı)

  • Sağlık Teknolojileri: %4,9 büyüme (2013 sonrası en zayıf artış)


Bu veriler önemli bir değişime işaret ediyor: Otomotiv inovasyonu büyük bir ivme kazanmışken, dijital teknolojiler olgunluk evresine geçiyor. Sağlık Ar-Ge’si ise COVID sonrası momentuma rağmen daha durağan bir büyüme dönemine giriyor.


Altta yatan temel dinamik, teknolojik yakınsama. Otomotiv şirketleri artık sadece donanıma değil, yazılım ve yapay zekâya da yatırım yapıyor. Sağlık firmaları büyük veriden ve biyoteknolojiden faydalanıyor. Bilişim şirketleri, yenilenebilir enerji, çip tasarımı ve mobilite gibi farklı alanlara yöneliyor.

Küresel inovasyon manzarası, devlet öncülüğündeki ve özel sektör odaklı Ar-Ge modelleri arasında keskin bir ayrımı da gözler önüne seriyor. Çin gibi ülkeler önemli Ar-Ge yatırımlarını kamuya ait ya da kamu destekli kuruluşlar üzerinden yönlendirirken, ABD ve Avrupa’nın büyük bölümü inovasyonu özel sektörün gücüyle sürdürüyor.


Her modelin kendine özgü avantajları var. Devlet yönlendirmeli sistemler stratejik odaklanma ve ölçek avantajı sunarken, özel sektör öncülüğündeki sistemler esneklik ve rekabetçilik sağlayabiliyor. Bu noktada ideolojik tercihlerin öneminin altını çizmek gerekiyor.


Uzun vadeli başarı, bu iki alanın ne ölçüde birbirini tamamladığına ve birlikte çalışabildiğine bağlı olarak değişebilir. İşbirlikleri giderek kutuplaşan siyasi ortamlarda zorluklar ortaya koyabiliyor.

Kayıp Orta Alan


Küresel ölçekte Ar-Ge yoğunluğu artarken, inovasyonun nasıl dağıldığına dair çarpıcı bir dengesizlik dikkat çekiyor. Pek çok gelişmekte olan piyasa, yüksek gayrisafi yurt içi hasıla büyümelerine sahip olsa da, inovasyon göstergelerinde arkalarda kalıyor.


İnovasyon, yalnızca patentler ve laboratuvarlarla sınırlı değil. İnovasyon, verimlilik, teknolojik egemenlik, ekonomik dayanıklılık ve uzun vadeli büyüme demek. Güçlü bir Ar-Ge ekosistemine sahip olmayan ekonomiler, dış teknolojik şoklara, ithalata bağımlılığına ve kur oynaklıklarına karşı daha kırılgan ve daha savunmasız durumdalar.


İnovasyon açığı, dış ticaret dengelerinde, yatırım çekme kapasitesinde ve nitelikli istihdam yaratma potansiyelinde rekabet kaybına yol açıyor.


Avrupa’nın İnovasyon Sıkışması


Avrupa hâlâ küresel inovasyonun önemli bir aktörü olsa da, inovasyon kapasitesinde ana rakiplerinin gerisinde kalmış durumda. Veriler gösteriyor ki, AB şirketleri COVID öncesi dönemde Ar-Ge yatırımlarını iki katına çıkarsaydı, emek verimliliğinde sadece %16’lık bir artış elde edebileceklerdi. Oysa, aynı yatırımla ABD ya da Çin şirketleri çok daha yüksek getiriler sağlayabiliyor. Durum, derin bir soruna işaret ediyor: Ar-Ge'nin verimliliğinde azalma.


Ar-Ge/verimlilik esnekliği, Ar-Ge yatırımlarındaki %1’lik bir artışın, emek verimliliğinde ne kadar artışa yol açtığını ölçer. Bu oran, inovasyon harcamalarının ekonomik çıktıya dönüşme etkinliğini gösterir.


AB’de, sınırlı risk sermayesi, dijital altyapıdaki eksikler ve parçalı regülasyon yapısı gibi yapısal tıkanıklıklar, Ar-Ge yatırımlarının geri dönüşünü zayıflatıyor. Konu, AB’nin bir “birlik” olabilmek konusundaki zaafiyetlerini de ifade ediyor.


Elastikiyet ve Bölgesel Ayrışma


Rapor, farklı bölgelerde Ar-Ge yatırımlarının emek verimliliğine nasıl dönüştüğüne dair tahmini esneklik katsayıları içeriyor. Bu katsayılarda Çin hariç tüm bölgelerde aşağı yönlü bir eğilim istatistiksel olarak anlamlı. Bu durum, Çin’in Ar-Ge harcamalarını verimlilik artışına dönüştürme konusunda hâlâ yüksek bir etkinlik sağladığını gösteriyor. Çin’in devlet yönlendirmeli inovasyon modelinin hâlâ güçlü sonuçlar ürettiği anlaşılıyor.


Diğer yandan, Avrupa ve ABD’de Ar-Ge’nin marjinal verimliliği düşüyor. Bu da ya azalan getirilere ya da kurumsal doygunluk noktasına ulaşmaya işaret ediyor.

Stratejik Öneriler


İnovasyonda geri kalan ülkeler farkı kapatmak istiyorsa, bütüncül olmayan yöntemlerle ilerleyemezler. Gereken, kapsamlı ve ulusal ölçekte bir inovasyon stratejisidir:


  1. Kurumsal İstikrar: İnovasyon uzun vadeli vizyon ve öngörülebilirlik ister. Sık sık değişen regülasyonlar, maddi olmayan varlıklara (bilgi, tasarım, patent) yönelik yatırımları caydırır.

  2. Eğitim ve Beşerî Sermaye: Nitelikli bir iş gücü, Ar-Ge'nin temelidir. Müfredatlar, STEM (Bilim, Teknoloji, Mühendislik ve Matematik), eleştirel düşünme ve dijital yetkinlikleri merkeze almak zorundadır.

  3. Kamu-Özel Sinerjisi: Kamu fonları öncü ve yön gösterici olmalıdır. Erken aşama, riskli araştırmaları desteklemeli ve özel sektörün ölçeklenmesini teşvik etmelidir.

  4. Küresel Entegrasyon: Bölgesel ve küresel Ar-Ge ağlarına dahil olmak, getirileri zaman içinde artıracaktır. Böylelikle, teknoloji transferi kolaylaşacak ya da daha azz or olacak ve ihracat pazarlarının genişleme olasılığı artacaktır.

  5. Fikri Mülkiyet ve Hukuki Altyapı: İnovasyon, sözleşmelerin korunmasına ve güçlü fikrî mülkiyet yapısına dayanır. Zayıf uygulamalar, ciddi yatırımcıları ve buluş yapanları caydıracaktır.


İnovasyon: Bir Yapısal Tercih


2024 yılına ait küresel Ar-Ge yatırım eğilimleri net bir mesaj veriyor: İnovasyon bir sonuç değil, stratejik bir tercihtir. Ar-Ge’yi sanayinin omurgası olarak konumlandıran ülkeler öne çıkıyor. Bunu görmezden gelenler ise kırılgan ve bağımlı hale geliyor.


Kısa vadeli istikrar çabalarının ötesine geçip sürdürülebilir, yüksek katma değerli bir büyüme modeline ulaşmak için, inovasyona sadece siyasi bir söylem değil, sektörler arası, uzun vadeli ve kurumsallaşmış bütüncül bir sistem olarak yaklaşmak gerekiyor.

Geleceği kim tanımlayacaksa, yarışı o kazanacaktır. Bu yarışta asıl para birimi fikirdir. Yalnızca bu fikirlere yatırım yapanlar geleceği şekillendirebilir.


1996’da, o dönemlerde yılda $4.5 milyar Ar-Ge yatırımı ile sürekli buluş yapan bir firmada başlayan profesyonel yaşamımdan çıkan dersler ve yukarıda değindiğim rapordan temin ettiğim veriler bana bu yazıyı yazdırdı.

Yorumlar


© 2025 by Arda Tunca

bottom of page