top of page

Goethe’nin Weltliteratur’u Karşısında Wagner’in Gesamtkunstwerk’i

Güncelleme tarihi: 26 Mar

Wagner’in Gesamtkunstwerk (Toplam Sanat Eseri) kavramını Goethe’nin Weltliteratur (Dünya Edebiyatı) kavramıyla karşılaştırdığımızda, birbirine benzer görünen ama bir o kadar da farklı iki vizyonla karşılaşırız. Bu iki vizyon, entelektüel ve kültürel hedeflerinin farklılığını yansıtan oldukça farklı yollar izler.


Her iki kavram da sanata bütüncül ve entegre bir yaklaşımı amaçlar. Bu iki kavramın temeldeki en benzeşen noktasının bütüncüllük ve entegrasyon olduğu ifade edilebilir.


Wagner’in Gesamtkunstwerk’i müziği, şiiri, tiyatroyu ve görsel sanatları tek bir kapsayıcı ve sürükleyici sanat deneyimi içinde birleştirmeyi hedefler. Goethe’nin Weltliteratur anlayışı ise edebiyatı evrensel bir insanî ifade biçimi olarak görür. Goethe’nin edebiyat anlayışı vurgusu, farklı kültürlerin ve geleneklerin diyalog kurarak birbirlerini zenginleştirebileceği bir alanı temsil eder.

Richard Wagner (1813-1883)        (Kaynak: https://www.eno.org/composers/richard-wagner/)
Richard Wagner (1813-1883) (Kaynak: https://www.eno.org/composers/richard-wagner/)
Johann Wolfgang Goethe (1749-1832)     (Kaynak: https://www.britannica.com/biography/Johann-Wolfgang-von-Goethe)
Johann Wolfgang Goethe (1749-1832) (Kaynak: https://www.britannica.com/biography/Johann-Wolfgang-von-Goethe)

Her iki fikir de kendi sanat alanlarındaki parçalanmışlığa bir yanıt olarak ortaya çıkmıştır. Wagner, operayı fazla katı ve yapay bir tür olarak görmüş ve onu tamamen sürükleyici, organik bir forma dönüştürmeyi amaçlamıştır.


Goethe, milliyetçiliği ve yerelciliği (provensiyalizmi) sanatta sınırlayıcı unsurlar olarak değerlendirmiş ve bunları küresel bir edebi diyalog aracılığıyla aşmayı savunmuştur.


Benzerliklerine rağmen, bu iki fikrin felsefi temelleri önemli ölçüde farklılık gösterir.

Boyut

Gesamtkunstwerk (Wagner)

Weltliteratur (Goethe)

Kapsam

Sanatın çeşitli disiplinlerini birleştiren bütünleşik bir sanat eseri yaratmayı hedefler.

Kültürler arası diyaloğu teşvik ederek edebi alışverişi geliştirir.

Kapsayıcılık

Dışlayıcı: Wagner, yalnızca belirli sanat biçimlerinin (kendi opera anlayışının) gerçek birliği sağlayabileceğine inanır.

Kapsayıcı: Goethe, tüm edebi gelenekleri benimsemiş ve kültürel alışverişi teşvik eder.

Kültürel Yaklaşım

Alman mitolojisi ve milliyetçiliğe dayanır. Wagner’in vizyonu, Alman mitlerini ve kahramanlık anlatılarını ön plana çıkarır.

Kozmopolitizm ve entelektüel açıklığa dayanır. Goethe, Doğu, Batı ve klasik geleneklerle etkileşime girmeyi amaçlar.

Politik Boyut

Alman milliyetçiliğiyle bağlantılıdır. Bu bağlantı daha sonra siyasi ideolojiler tarafından kötüye kullanılmıştır.

Milliyetçiliğin ötesine geçerek küresel edebi alışverişi teşvik etmeyi amaçlar.

Wagner’in vizyonu tek boyutlu ve otoriter bir nitelik taşır. Wagner, her unsurun genel dramatik birliğe hizmet ettiği, sıkı bir şekilde kapsayıcı ve kontrol edilen bir sanat deneyimi yaratmak istemiştir.


Goethe’nin vizyonu ise çok seslidir (polifonik). Goethe, farklı seslerin, bakış açılarının ve kültürel katkıların bir arada olmasını teşvik eder, baskı yerine diyaloğu ön plana çıkarır.

Wagner’in Gesamtkunstwerk anlayışı, modern operayı ve sinemayı şekillendirmiştir. Luchino Visconti gibi yönetmenleri ve çağdaş sinema anlatımını etkilemiştir. Goethe’nin Weltliteratur kavramı ise, karşılaştırmalı edebiyatın temelini atmış ve kültürlerarası etkileşimi teşvik eden düşünürlere ilham vermiştir.


Wagner’in Gesamtkunstwerk’i ile Goethe’nin Weltliteratur’u arasındaki temel fark, Wagner’in her şeyi tek bir vizyon altında toplayan ve birleştiren “tam” bir sanat yaratmayı amaçlamasıdır. Bu yaklaşım, katı ve dışlayıcı niteliklidir. Goethe, çeşitlilik ve kültürel etkileşim üzerine kurulu, süreklilik arz eden edebi bir diyalog geliştirmeyi hedeflemiştir.


Wagner’in vizyonu “sanatsal bir imparatorluk inşa etme” çabası olarak görülebilirken, Goethe’ninki “sanatsal köprüler kurma” girişimi olarak değerlendirilebilir.


Wagner’in Gesamtkunstwerk (Toplam Sanat Eseri) kavramı, doğrudan antisemitik görüşleriyle ilişkilendirilmemiş olsa da, sanatsal felsefesinin ideolojik temelleri, Wagner’in milliyetçi ve dışlayıcı yaklaşımlarını yansıtmaktadır. Bu anlayış, Yahudi bestecilere ve kültürel figürlere karşı olan düşmanlığını da içeren milliyetçi dünya görüşüyle örtüşmektedir.


Wagner’in Gesamtkunstwerk fikri, Alman ulusal kimliği ve kültürel saflık vizyonuyla bağlantılıydı. O’na göre, gerçek sanat, birleşik ve “organik” bir ulusal ruhtan doğmalıydı ve bunu Alman halkıyla özdeşleştiriyordu. Yahudi müzisyenleri ve bestecileri de Alman sanatına yabancı, ticarileşmiş ve yozlaştırıcı unsurlar olarak görüyordu.


Wagner, “Das Judenthum in der Musik” (Müzikte Yahudilik, 1850)” başlıklı makalesinde, Yahudilerin "gerçek" sanat yaratmaktan aciz olduklarını savunmuş ve onları asalak ve sahte olmakla suçlamıştır. Yahudi besteciler Giacomo Meyerbeer ve Felix Mendelssohn’u eleştirerek, onları Alman ruhuyla bağdaşmayan, yüzeysel ve kozmopolit bir müzik kültürünün temsilcileri olarak değerlendirmiştir. Gesamtkunstwerk kavramı, bu tür etkilerden arındırılmış “saf” bir Alman sanatı yaratma girişimi olarak görülebilir. Wagner’in bu dışlayıcı felsefesi operalarına da yansımış, Alman mitolojisi ve Alman kahramanlık anlatıları üzerine kurulu estetiği, 20. yüzyılda milliyetçi ve hatta faşist hareketlerle yankı bulmuştur.


Wagner, yaşadığı dönemin baskın opera geleneklerine karşı çıkmıştır. Bu gelenekler, İtalyan bel canto ve Fransız grand opera (örneğin Meyerbeer) tarafından şekillendirilmişti. Wagner, bu akımları yapay, parçalanmış ve gösterişe odaklanmış, aynı zamanda ticari kaygılarla yönlendirilmiş olarak görüyordu. O’na göre bu türler, derin sanatsal ve ulusal ideallerden yoksundu. Gesamtkunstwerk, Wagner’in bu duruma verdiği yanıttı. Amacı, müziği, dramayı ve felsefeyi bir bütün halinde birleştiren "saf" bir Alman sanat biçimi yaratmaktı. Wagner’in antisemitik görüşleri, Yahudi bestecilerle veya Yahudi patronlarla ilişkili müzik geleneklerini reddetmesini de büyük olasılıkla etkilemiştir.


Wagner’in Gesamtkunstwerk vizyonu dışlayıcı bir nitelik taşıyordu. Onu neredeyse kutsal, hatta mitolojik bir Alman yeniden doğuş projesi olarak görüyordu. Wagner’in operaları ve özellikle Ring Cycle, Alman ve İskandinav mitolojilerinden yoğun biçimde beslenmiş ve onun milliyetçi ideolojisini pekiştirmiştir. Sanatın ırksal ve kültürel saflığa dayanması gerektiği fikri, hem Gesamtkunstwerk anlayışının hem de Wagner’in antisemitik söylemlerinin temel unsurlarından olmuştur.


Wagner, müziğe dair tam anlamıyla sistematik bir ırksal teori geliştirmemiş olsa da, fikirleri daha sonra Nazi ideolojisi tarafından benimsenmiştir. Naziler, Wagner’i ari kültürel üstünlüğün bir sembolü olarak yüceltmiştir.


Her ne kadar Gesamtkunstwerk öncelikli olarak sanatsal bir kavram olsa da, ideolojik temeli Wagner’in milliyetçi ve antisemitik inançlarını yansıtmaktadır. Onun “saf” ve “birleşik” bir Alman sanatı vizyonu, Yahudi ve kozmopolit etkilerin reddedilmesiyle doğrudan örtüşmektedir. Dolayısıyla, Gesamtkunstwerk doğrudan antisemitik bir kavram olmasa bile, Wagner’in ırksal ve kültürel açıdan homojen, dışlayıcı bir sanat geleneği yaratma hedefinin bir parçası olmuştur. Bu yönüyle Wagner’in antisemitik ideolojisini destekler niteliktedir.


Genel hatlarıyla, Goethe’yi “küreselci”, Wagner’i ise “izolasyonist” olarak tanımlayabiliriz. Ancak bu terimlerin onların sanatsal ve felsefi bakış açılarına nasıl uygulandığı konusunda bazı nüanslar vardır.


Goethe’nin kozmopolitizmi, “küresel entelektüel alışveriş” ve “kültürel takdir” ilkeleriyle örtüşmektedir. Öte yandan, Wagner’in izolasyonizmi, “milliyetçilik”, “kültürel dışlama” ve “dış etkilere karşı direnç” yaklaşımıyla bağlantılıdır. Bu da O’nun fikirlerinin milliyetçi ve hatta faşist ideolojiler için cazip hale gelmesine yol açmıştır.


Goethe’nin vizyonu dışa dönüktü. Uygarlıkları bir araya getirmeyi ve insan anlayışını genişletmeyi amaçlıyordu. Wagner’in vizyonu ise içe dönüktü ve “Alman kimliğine” dayalı “saf” bir sanatsal gelenek yaratmayı hedefliyordu.


Goethe’nin İranlı şair Hafız’a duyduğu hayranlık, vizyonunun en belirgin örneklerindendir. Avrupa’da sömürgeciliğin Doğu’ya bakış açısını henüz tam olarak şekillendirmediği bir dönemde, Goethe Hafız’ın şiirine egzotik bir merak unsuru olarak değil, eşit ve zenginleştirici bir sanatsal güç olarak yaklaşmıştır.


Goethe’nin West-östlicher Divan (1819) eseri, kültürel bir sahiplenme (appropriation) girişimi değil, edebi bir diyalog eylemiydi.


Goethe ve Wagner sadece sanatçı değildi. Onlar, birer “kültür filozofu” idi. Goethe’nin Weltliteratur anlayışı, sınırların olmadığı, kültürlerin birbirlerinden öğrendiği bir dünya fikrini savunurken, Wagner’in Gesamtkunstwerk kavramı sanatı kullanarak “saf” bir ulusal kimlik yaratmayı amaçlamıştır.


Bugünün Almanya’sında, bu iki rakip vizyon, ilerici küreselci güçler ile milliyetçi, izolasyonist hareketler arasındaki çatışmada bir nevi temsil bulmaktadır. Günümüz Almanya’sının kutuplaşan siyasi ortamına Goethe ve Wagner merceğinden bakarak şu soruyu sorabiliriz: Almanya, Goethe’nin açık diyaloğuna mı yönelecek, yoksa Wagner’in içe kapanık kalesine mi çekilecek?


Bu sorunun cevabı yalnızca Alman siyasetini değil, Almanya’nın Avrupa ve dünyadaki rolünü de belirleyecektir.


Yorumlar


© 2025 by Arda Tunca

bottom of page