top of page

İklimde Geri Adımlar

19 Haziran 2025'te yayımlanan bir rapor çarpıcı bir gerçeği gözler önüne serdi. Dünya'nın 1,5°C'lik küresel ısınma eşiğini düzenli olarak aşmasına üç yıldan az bir süre kaldı. “Karbon bütçesi” olarak adlandırılan ve sanayi devrimleri öncesine göre 1,5°C'lik ortalama sıcaklık artışının kalıcı hale gelmesi için kalan emisyon sınırı sadece 143 milyar ton CO₂. Yıllık emisyon ise 46 milyar tonu aşmış durumda. Bu, gezegenin geri dönüşü olmayan bir iklim eşiğine doğru hızla ilerlediği anlamına geliyor. Geri dönüşün mümkün olduğunu düşünmek "saflık" kelimesinin ötesini hak ediyor.


Bilimin ortaya koyduğu verilere rağmen, ABD’li siyasetçilerden küresel petrol devlerine kadar etkili küresel aktörler, iklim krizine karşı zaten yetersiz olan tüm kurumsal önlem mekanizmalarını sistematik olarak yıkıyorlar.


Trump’ın İklim Kurumlarına Karşı Savaşı


Trump, Beyaz Saray’a geri döndüğü ilk gün, Çevre Koruma Ajansı'nın (Environmental Protection Agency - EPA) 2009 tarihli Sera Gazlarının Tehlike Tespiti Kararı'nın (Endangerment Finding) hukuki temelini sorgulayan bir başkanlık talimatnamesi imzaladı. EPA'nın 2009 tarihli kararı, sera gazlarının düzenlenmesine yasal zemin sağlayan temel bir hüküm niteliğinde.


Trump yönetimindeki ABD Enerji Bakanlığı, iklim değişikliği konusundaki bilimsel uzlaşıya karşı çıkan ve fosil yakıt endüstrisi ve muhafazakâr düşünce kuruluşlarıyla güçlü bağları olan Dr. Steven Koonin ve Dr. Roy Spencer gibi isimleri işe almaya başladı.


Bu atamalar masum değil. Amaçları, kamuoyu algısında belirsizlik yaratmak ve iklim eyleminin yasal temelini strstejik adımlarla aşındırmak.


Yaklaşım, Heritage Foundation tarafından geliştirilen Project 2025 adlı sağcı yol haritası ile de örtüşmektedir. Bu proje, ABD'deki federal kurumların içini boşaltarak ideolojik olarak Trump'a sadık kadroları kurumlara yerleştirmeyi amaçlıyor. Bilimin güçlendirilmesi değil, fosil ekonomi düzeninin deregülasyonu hedefleniyor.


Kurumsallaşan Yeşil Badana


Science Based Targets initiative (SBTi), lider bir otorite kurumu konumunda. Kurumsal iklim taahhütlerinde, petrol ve gaz danışma grubu içinden bazı firmaların geri çekilmeleriyle sarsıldı. Diğer bir ifadeyle, Shell, Aker BP ve Enbridge, SBTi’nin 2027 sonrası yeni petrol ve gaz sahası geliştirilmesinin sona erdirilmesini öneren taslak standartları duyurmasının ardından kurumdan ayrıldı.


SBTi, tavrını sertleştirmek yerine geri adım attı. Finansal kurumlara yönelik rehberini de zayıflattı. Yeni fosil yakıt projelerinin finansmanı ve sigortasının durdurulması için belirlediği süreyi 2030’a erteledi.


Gelişmeler, endişe verici. Gönüllü girişimler fosil kârlarla çakıştığında, düşürülen şey emisyonlar değil, bilim.


Petrol Devleri ve Boş Taahhütler


Shell, 2050 yılına kadar net sıfır emisyona ulaşma taahhüdünü sürdürdüğünü iddia ediyor. Ancak, 2030 hedeflerini zayıflattı, 2035 hedeflerini ise olduğu gibi çöpe attı. Aker BP, yaptığı açıklamada, çekilmenin "iklim taahhüdü eksikliğiyle hiçbir ilgisi yoktur" dedi. Bu açıklamanın içi, Shell’in karbon nötr söylemi kadar boş.


Tüm bunlar, çevresel sorumluluk kisvesi altında yürütülen itibar yönetimi yöntemleridir. Net sıfır vaatlerinin halkla ilişkiler cephesi, fosil ile büyümeye bağlı iş modelleri varlıklarını devam ettirdiği sürece hiçbir anlam taşıyamaz.


Sanayi Temelli Yeşil Dönüşümler


Batı’daki geri çekilmelere karşın, başka bölgelerde dikkat çekici bir fark ortaya çıkıyor.


Çin, insanlık tarihinde eşi görülmemiş ölçekte bir sanayi kapasitesi inşa etti. Dünya genelindeki güneş ve rüzgar enerjisi üretiminin dörtte üçünü karşılayan ülke, elektrikli araçlar, bataryalar ve yeşil teknoloji ihracatında küresel lider konumunda.


Brezilya, elektriğinin %90’ını yenilenebilir kaynaklardan elde eden bir ülke olarak, kendini yeşil bir sanayi gücü olarak yeniden konumlandırıyor. Brezilya, Çinli yatırımcıların ilgisini çekiyor, BYD gibi şirketlerin Bahia’da elektrikli araç üretim kompleksleri kurmasına olanak tanıyor.


Brezilya kalkınma bankaları yeşil finansman araçlarını ve dolar dışı ticaret ödeme mekanizmalarını deneyerek ekonomik egemenliğini güçlendirmeyi amaçlıyor. Trump'ın Brezilya mallarına %50 gümrük vergisi uygulayacağını açıkladığı koşullarda. Brezilya’nın enerji dinamikleri, Çin gibi başka stratejik noktalarla yakınlaşmasına olanak tanıyor. BRICS'in gelişim sürecinde, bu gelişmeleri iyi izlemek gerekiyor.


Bu modeller elbette kusursuz değil. Ancak, kırılgan bir dünyada stratejik yeşil kalkınmanın mümkün olduğunu bir nebze de olsa gösteriyorlar.


İklimde Gecikme Bir Nevi İnkârdır


Yalnızca bilimi tartışmıyoruz. Bilimin bilinçli bir şekilde yok sayıldığına tanıklık ediyoruz. Geçmişte de olduğu gibi.


Trump’ın atamaları, şirketlerin iklim standartlarından geri çekilmesi ve küresel girişimlerin zayıflatılması, tehlikeli bir sürece işaret ediyor: iklimde gecikme kurumsal bir politika hâline geliyor.


Karbon bütçesi hızla tükeniyor. Ne yapacağımız ya da yapmayacağımız önümüzdeki 1.000 gün içinde, gezegenin yaşanabilirliğini belirleyecek. Bu bağlamda, “2050’ye kadar net sıfır” ya da “gönüllü standartlar” gibi kavramlar artık gerçekçi politikalar değildir. Gezegeni büyük kitleler için yaşanmaz hale getirmeyi gelecekte hiçbir bedel ödemeden sürdürmenin bahanesidir. Geçmiş olsun.

Yorumlar


© 2025 by Arda Tunca

bottom of page