top of page

Silikon Vadisi'nin Ötesinde: Jeopolitik Rekabetin Unsuru Olarak Yapay Zekâ

Ekonomileri petrole bağımlı olan Körfez Ülkeleri, yapay zekaya el attı. Geçtiğimiz haftanın gelişmeleri dikkat çekici idi. Körfez Ülkeleri kaynaklarını yapay zekâ altyapı yatırımlarına yönlendiriyorlar.


Suudi Arabistan, yeni şirketi Humain aracılığıyla Nvidia ile milyarlarca dolarlık bir çip antlaşması yaptı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), ABD hükümetiyle iş birliği içinde dünyanın en büyük veri merkezlerinden birini kurma planını devreye aldı. Bu girişimler, yapay zekânın ulusal rekabet gücünün temel taşı haline geldiğinin çok çarpıcı örnekleri. Çarpıcılık, petrol gibi bir doğal kaynak üzerinden ekonomilerini yönetmeye yıllardır alışmış olan Körfez Ülkeleri'nin böylesine bir atılım içinde olmasından kaynaklanıyor.


Nvidia, yapay zekâ dünyasının merkezine yerleşmiş bir şirket. İleri düzey yapay zekâ hesaplamalarının gerçekleştirilebilmesini sağlayan temel donanımı üretiyor: çipler. Dünya genelinde hükümetler, yapay zekâ projeleri için Nvidia’ya başvuruyor. Bu durum, Nvidia'yı devlet destekli teknolojik özerklik sağlamada merkezi bir noktaya oturtuyor. “Yapay zekâ fabrikaları” kavramı, yapay zekânın sanayileşmesini temsil ediyor ve Sanayi Devrimleri'ni andırıyor.


Nvidia’nın hâkimiyetine karşı, Amazon gibi büyük teknoloji şirketleri kendi yapay zekâ çiplerini geliştiriyor. Amazon’un AWS Trainium işlemcileri, yapay zekâ girişimi Anthropic tarafından kullanılıyor. Durum, şirketlerin dış donanım tedarikçilerine bağımlılığını azaltma çabasını yansıtıyor. Amazon'un hamlesi, teknoloji devlerinin performans ve maliyet kontrolünü artırmak için dikey entegrasyonu hedefleyen stratejisinin bir parçası.


Yapay zekâ için hesaplama gücü ve enerji kaynakları son derece önemli. Ancak veri, yapay zekâ gelişiminin en kritik bileşeni. Geliştiriciler, büyük yapay zekâ sistemlerini çalıştıracak altyapılara yatırım yapmak için milyarca Dolar harcıyorlar. Böylece, zaman içinde kalite artıyor, verilere olan talep de hızla artıyor. Söz konusu gelişme, şirketlerin ekonomik değer üretme potansiyelini artırıyor. Bu veri yarışı, bazı uzmanlarca “veri merkantilizmi” olarak tanımlanıyor. Farklı veri kümelerine erişim artık stratejik bir varlık olarak değer görmeye başladı.


İleri görüşlü kuruluşlar, çalışanlarının yapay zekâ kullanımını artırmak için teşvik mekanizmaları geliştiriyor. Yapay zekâ, gelecekte rekabet gücünün temel unsurlarından biri olacak.


Hukuk dünyasını örnek olarak alalım. Macfarlanes hukuk firmasının teknoloji departmanı başkanı Chris Tart-Roberts şöyle diyor: “Yapay zekâ kısa vadede avukatları değiştirmeyecek, ancak onu kullanan avukatlar kullanmayanların yerini alacak.” Amerikan Barosu da bu görüşü paylaşıyor ve yapay zekânın artık bir seçenek değil, mesleki bir gereklilik olduğunu vurguluyor.


Bu görüşler, daha geniş bir eğilimi yansıtıyor. Şirketler ve kurumlar artık çalışanları yapay zekâ araçlarını kullanmaları için teşvik eden sistemler, beceri geliştirme programları ve performans değerlendirme mekanizmaları kuruyor. Bu, hem iş gücünü geleceğe hazırlıyor, hem de yapay zekâ destekli ekonomilere uyumu artırıyor. Bu rekabette geri kalanın ayakta kalma şansı yok ve işler hızlanıyor.


Bugünlerde giderek daha sık duyulan yeni bir kavram var: “neocloud”. Yapay zekânın geleceği yalnızca veri veya algoritmalarla değil, bu verilerin nerede ve nasıl işlendiğiyle de şekilleniyor.


Neocloud adı verilen sistemler, yapay zekâ için özel olarak tasarlanmış yeni nesil bulut hizmetlerini ifade ediyor. Yüksek işlem gücü gerektiren bu sistemler, yapay zekânın taleplerine özel olarak yapılandırılmışlar. Geleneksel bulut servislerinin aksine, yalnızca yapay zekâ sistemlerini son derece hızlı ve verimli biçimde çalıştırmaya odaklılar. Eğer veri yapay zekânın yakıtıysa, neocloud da onun motoru haline geliyor. Bu altyapıların kimler tarafından kontrol edildiği, ülkelerin ve şirketlerin yapay zekâ alanında lider olup olmayacağını belirleyecek.


Körfez Ülkeleri'ndeki gelişmelere yazının başında değindiğimize göre, bölgesel yapay zekâ gelişiminin dinamiklerini anlamak için, Türkiye ile Körfez Ülkeleri'nin aynı küresel göstergeler altında karşılaştırmalarına göz atalım.


BAE, 2024 Stanford AI Index sıralamasında 5., Küresel İnovasyon Endeksi’nde 32. ve Oxford Insights AI Readiness Index’te 18. sırada yer alıyor. Suudi Arabistan ise, İnovasyon Endeksi’nde 47., AI Readiness Index’te 29. sırada. Katar ve Bahreyn ise sırasıyla 50./42. ve 67./56. sıralamalarda bulunuyor.


Türkiye, Stanford AI Index’te 31., Küresel İnovasyon Endeksi’nde 37. ve AI Readiness Index’te 47. sırada yer alıyor.


BAE, tüm kriterlerde önde giderken, son hamlesiyle daha da ileri gideceğine dair önemli bir sinyal vermiş oldu.


Türkiye’nin proje bazlı girişimleri henüz birleşik ve ölçeklenebilir bir modele dönüşmüş değil. Uyumlu, güçlü finanse edilen ve uluslararası entegrasyonu yüksek bir strateji geliştirilemezse, Türkiye küresel yapay zekâ dünyasında geri kalma riskiyle karşı karşıya. Ülkenin gündemi bambaşka.


Comments


© 2025 by Arda Tunca

bottom of page