top of page

Tarifeler, Küresel Ticaret Bozulmaları, Yardım Kesintileri ve Dijital Spekülasyon

Ticaret şoklarının, azalan kalkınma yardımlarının, artan borç yüklerinin ve spekülatif dijital finansın birleşimi, günlük ekonomi tartışmalarımızın bir parçası durumunda. Tanık olduğumuz şey, onlarca yıl önce kurulmuş bir ekonomik uzlaşının sistematik bir şekilde çözülmesi.


Küresel ekonomik düzen, korumacılığın, finansal risk iştahının ve kurumsal geri çekilmenin etkileriyle sarsılıyor.


Günlük manşetler ABD’nin ihracat verilerine ya da Güney Kore’nin yükselen teknoloji hisselerine odaklansa da, derinde volatilite, kırılganlık ve güney yarıkürenin zorlukları var.


ABD Mal İhracatında Çöküş


Mayıs 2025’te ABD mal ihracatı $9.7 milyar azalarak Nisan ayına göre %5.2 düştü. Bu, 2020’deki Covid-19 krizinin başlangıcından bu yana görülen en sert aylık düşüştü. Bu terse dönüş, 2 Nisan’da başlatılan ve neredeyse tüm ticaret ortaklarına %10’luk genel bir tarife uygulayan sözde “özgürlük günü” tarifesi kampanyasının bir sonucu.


Tarifeler geçici olarak durdurulmuş olsa da, özellikle endüstriyel metaller gibi belirli sektörlere yönelik vergiler yürürlüğe girmiş durumda. Sonuç, önlem amaçlı erken ithalatla dolmuş depolar, bozulan mal akışları ve bozulmuş bir ticaret manzarası oldu.


Nisan’da, olağandışı yüksek altın ihracatı görüldü. Buna karşılık, ithalat sabit kaldı. Dış ticaret açığı $96.6 milyara genişledi. Dengesizlik, temel bir sonucun altını çiziyor: tarifeler ithalatı yavaşlatıyor, ihracatı artırmıyor ve yerli sanayiyi hemen canlandırmıyor. Tedarik zincirlerinde kırılmalar var ve küresel belirsizlik arttı.


Tarifeler ve Tedarik Zinciri Kaosu


Asya genelinde, ihracat odaklı ekonomiler hâlâ büyük ölçüde ABD pazarına erişime bağımlı durumda. Trump’ın tarifelerinden kaynaklanan sonuçlar kaosa yol açtı. Üreticiler fiyatları düşürüyor, sevkiyatları hızlandırıyor, üretimi çeşitlendiriyor. Bazı durumlarda, Çin mallarının üçüncü ülkeler üzerinden etiketlenmesi anlamına gelen “menşe yıkama” yöntemine başvuruyor.


Örnekler, küresel üretim düzeninin yeniden yapılandığını gösteriyor. Trump’ın tarifeleri Amerikan sanayisini ülkeye geri getirmiyor, ticaret yollarını yeniden çiziyor, sermayeyi yeniden yönlendiriyor ve belirsizliği artırıyor.


Yardım Kesintileri ve Kalkınma Hedeflerinin Ölümü


Ticaret şokları manşetlerde yer alırken, daha sessiz ama en az onun kadar yıkıcı bir kriz uluslararası kalkınma alanında yaşanıyor. Trump yönetimi yalnızca ticaret savaşlarını yeniden alevlendirmekle kalmadı, aynı zamanda bir “yardım azaltma savaşını” da başlattı.


ABD’nin kalkınma ajansı USAID’in bütçesi 2024’teki 60 milyar dolardan 2026’da 30 milyar doların altına indirildi. Bu adım, ABD’nin 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri (SDG) konulu Sevilla’daki BM zirvesinden resmi olarak çekildiği bir döneme denk geldi. ABD yönetimi, çok taraflı kalkınma hedefleri fikrini reddettiğini açıkladı.


Fransa, Almanya ve Birleşik Krallık gibi diğer ülkeler de yardım bütçelerini azalttı. Ancak, ABD’nin geri çekilişi hem siyasi olarak daha yüklü hem de sembolik olarak daha yıkıcı.


Hasar, artan küresel borçlanma maliyetleriyle daha da ağırlaşıyor. Gelişmekte olan ülkeler %6–8 faiz oranlarıyla borçlanırken, zengin ülkelerde bu oran %3–4 seviyesinde. Joseph Stiglitz’in Papa Francis adına eş başkanlığını yaptığı Jubilee Raporu, çarpıcı bir gerçeği gözler önüne seriyor: Afrika kıtasındaki 750 milyon kişi (nüfusun %57’si) eğitim ya da sağlık harcamalarından daha fazla dış borç servisi ödemesi yapıyor.


Sevilla zirvesinde bazı önemli konular ele alınacaktı. Borçlanma koşullarını iyileştirmeye yönelik reformlar, fosil yakıtların aşamalı olarak kaldırılması ve borç yönetimi için BM süreci gibi konu başlıklarına ilişkin son anda yapılan değişiklikler nedeniyle zirvenin potansiyel etkisi ve kapsamı zayıfladı. Uluslararası Ticaret Odası, yoksul ülkelere yönelik kredilerde bankalardan orantısız teminatlar talep eden Basel III kurallarında değişiklikler yapılmasını savunuyor. Reform yapılmadığı sürece, özel yatırımlar da Küresel Güney için erişilemez olarak kalacaktır.


Güney Kore'de Dijital Spekülasyon ve Kırılgan İyimserlik


Yardım yoksunu ülkelerin hali bir tarafta dururken, Güney Kore dijital finansal spekülasyonun merkezi haline geldi. Başkan Lee Jae-myung’un Won bazlı stablecoin türlerini devreye sokma sözü vermesinin ardından, bireysel yatırımcılar borsaya akın etti. Kospi endeksi neredeyse dört yılın zirvesine ulaştı.


Kripto çılgını yatırımcılar”, Güney Kore’yi Asya'nın en iyi performans gösteren piyasası haline getirdi. Bu yükseliş, sağlam ekonomik temellerden değil, spekülasayon saiki ve dijital varlıkların vaat ettiği fırsatlardan besleniyor.


Bu spekülatif coşkunun en çarpıcı örneği, mobil oyun üreticisi ME2ON'un bir iştirakinin kumar oyunları için dolar bazlı bir stablecoin çıkarması oldu. Bu, şu ifadeyi hak eden bir gelişme: dünya ekonomisi küresel bir kumarhaneye dönüştü.


Güney Kore Merkez Bankası Başkanı Rhee Chang-yong, bankacılık dışı kuruluşların stablecoin ihraç etmesinin sermaye kontrolleri ve para politikası üzerinde olumsuz etkileri olabileceği konusunda uyarıda bulundu.


Tüm bu heyecana rağmen, yükselişten faydalanan birçok şirketin stablecoin altyapısını oluşturacak teknoloji ve kapasiteden yoksun olduğu görülüyor. Yatırımcı beklentileri aşırı şişmiş durumda. Temeller ise bu beklentilere yetişemiyor.


Krizlerin Kesişimi


Tüm bu gelişmeler bir araya geldiğinde, istikrar, işbirliği ve kalkınmanın yerini korumacılık, borç ve dijital spekülasyonun aldığı bir küresel sistem ortaya çıkıyor. Trump’ın yeniden başlattığı tarife savaşı Amerikan sanayisinde bir yeniden doğuşa yol açmadı. Aksine, küresel pozisyon değişikliklerine neden oldu.


Uluslararası yardımların çöküşü ve çok taraflı hedeflerin siyasallaşması, dünyanın en yoksul ülkelerini ödenemez borçlar sorunu ve eriyen sosyal güvenlik ağları sorunlarıyla baş başa bıraktı.


Güney Kore’nin dijital yükselişi başarı hikâyesi gibi görünse de, yapısal bir dönüşümden çok politika sinyallerine dayalı spekülatif bir zemine oturuyor.


Bu mükemmel fırtınada kaybedenler açık: spekülatif sermayeden fayda sağlayamayan ve kısa vadeciliğin hâkim olduğu bir dünyada yol alacak mali kapasitesi olmayan gelişmekte olan ülkeler.

Yorumlar


© 2025 by Arda Tunca

bottom of page